ЦУШЪХЬЭ AHMET İZZET AYDEMİR
Цушъхьэ Ahmet İzzet Aydemir 1925 yılında Kilis’te Цушъхьэ Harun Bey ve Шыу Hüsniye Hanım’ın ilk çocuğu olarak Dünya’ya geldi. Büyük dedesi Yishak ve dedesi Zekeriy Maykop doğumlu idi. Sürgün zamanı Anapa’dan Yugoslavya’ya gittiler. Dedesi Цушъхьэ Zekeriy 1906’da Priştina’da vefat etti.
ЦУШЪХЬЭ HARUN AYDEMİR
Ailesi 14 yıl sonra Ürdün’e sürgün edildi. 1892’de Priştina’da doğan babası Цушъхьэ Harun bey, 6 kardeşin en küçüğü olarak Priştina’da başlayan hayatına Ürdün, Şam ve son olarak Türkiye’de devam etti. Adığece, Osmanlıca, Arapça, Sırpça, Arnavutça ve Kürtçe biliyordu. Osmanlı İmparatorluğu komiseri olan Цушъхьэ Harun Bey ilerleyen zamanlarda Kuva-yi Milliye'ye katılarak Kılıç Ali ile beraber Antep Savunması'nda görev aldı. Harun'un görevi nedeniyle İzzet’in çocukluğu farklı yerlerde geçti.
İzzet Aydemir, İlkokulu Afyon’da, Orta Okulu Burdur’da, Liseyi de İstanbul Kabataş Erkek Lisesinde okudu. Kabataş Lisesinden mezun olduğu gibi 1949’da askere gitti.
Askerliğini 1949-1952 yılları arasında Gelibolu’nda Subay olarak yaptı.
1952’de askerden döndü ve 1956’da Багъ Münir Bey’in kızı Багъ Sümer hanım ile evlendi.
1957’de büyük oğlu Beçhan, 1964’te de kendisini her zaman “Koças” olarak çağırdığı küçük oğlu Janberk Dünya’ya geldi.
Evlendikten sonra Hukuk fakültesine başladı fakat zamanla Tarihe olan ilgisi ağır bastı ve Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Sanat tarihi Bölümü’nde devam etti. Ekonomik yetersizlikler yüzünden son sınıfta okulu bıraktı. İller Bankasında çalışırken yürüttüğü Dernek faaliyetleri terfi olmasına engel oldu. Ama memur maaşıyla ailesini ve bir cemiyeti geçindirebildi. Evleri zaman zaman ekip çalışma salonu, kimi zaman kıyafet dikim atölyesi, kim zamansa Anavatan ve Çerkesliğin kurtarıldığı bir okul oldu. Her zaman gençlerle dolup taştı.
Ankara Kafkas Kültür Derneğinin Kuruluşu
1961’de yeni düzenin ve Anayasanın tanıdığı özgürlükler ile Ankara Kafkas Kültür Derneği'nin kurulma kararı alındı. Kuruluşunda türlü türlü zorluklar atlattı. Hazırlanan tüzük “Bu iş olmaz” diyen zamanın büyüklerine rağmen bir liyakat sahibi bir avukata teslim edildi. Aylarca el altı edilip sonra da kaybolduğu söylense de, yeniden hazırlanan tüzükle kendisi tekrar bir başvuru yaptı ve en güvendiği insanlar ile birlikte derneğin kuruluşunu gerçekleştirdi.
Kafkasya Kültürel Dergi
Kurtuluş’daki evde başlayan dergi hayatı, Emek mahallesi 75. Sokak 61/5’teki evi bir nevi dernek olarak kullanılan evde devam etti. 11 yıl boyunca tirajı az olan ama elden ele dolaşarak okunan bu derginin çıkarılmasının her aşamasında ailecek beraber çalıştılar. 1964-1975 yılları arasında 11 yıl aralıksız olarak mali sıkıntılar içerisinde Kafkasya Kültürel Dergi’sini çıkardı. Derginin sahibi ve başyazarı olarak, büyük emekler harcamış hem maddi hem manevi olarak büyük özverilerde bulundu. Türkiye’de çok kritik gelişmelerin yaşandığı bir zamanda çıkartılan bu dergi, o dönemde, Türkiye içinde ve dışındaki tüm Kafkas kökenli insanların haberleşme aracı olma özelliğini de taşımaktadır.
Kafkasya Kültürel Dergi'sinin 48 sayısını PDF formatında indirmek için tıklayınız
DERGİDE YAZAN DEĞERLİ KALEMLER
• İsmet Kalgay • Kemal Işık • Kadir Natho
• Sefer Berzeg • Yıldız Oktay Tlıfıj• Mahmut Kuşu
•Batıray Özbek • Mahir Çağatay • Zübeydet Şhaplı
•Tamar Güsar • Vahit Canbek • Aytek Aydemir
•Haghu Safwan • Ömer Büyüka • Refik Hızel
• Ersin Aşueyba• Osman Çelik •Nizamettin Duman
• Ceyhan Çelikcan • Ahmet Özkan • Hayri Hayrioğlu
• Durdu Ergün • Yaşar Bağ • İbrahim Alhas
• Afeşij Emin Aslan • Nihai Özbek • Cevdet Hapi
• Uğur Dipşov • Şeref Terim • Rıfat Övbey
• Mahinur Tuna • Orhan Kopsirgen • Cemal Arıç
• Özdemir Özbay • Necdet Hatam • Zafer Süren
• Beksultan Batırhan • Janset Sami
Kafkasya'ya ilk ziyaret...
1969’da evlerinin ziyaretçilerinden Mülkiye öğrencisi Тхэбысым Semih, Konsolosluk aracılığı ile kendisini Sovyetler Birliğine davet etti. Beraber gitmeyi teklif ettiği tüm arkadaşları dönemin siyasi yapısından dolayı çekinirken, o bu geziye gitmek için tüm imkanlarını zorladı. İlk ziyaretinde Moskova, Tiflis'e ve daha sonra da yaşamının bir bölümünü geçireceği, çok sevdiği Nalchik’e geçti.
İzzet Aydemir Moskova'da
SSCB konsolosluğu ile gerçekleştirdiği temaslar sayesinde, Türkiye'ye Adiğece alfabe, edebi kitaplar, plak ve müzik ve daha bir sürü materyal getirilmesinde öncülük etti ve Diaspora'da yaşayan soydaşlarına Dönüşçülük bakış açısını kazandırdı.
Tiflis
Eşi ve gelini ile beraber Nalchik'te
Шогенц|ык|у Adem, Тэунэ Khacim gibi değerli insanlarla dostluklar kurdu. Kafkasya’ya dair izlenimlerini olumlu olumsuz yönleri ile dergide aktardı.
O’nu komünizm Propagandası yapmakla itham ettiler, hatta ve hatta beraberinde getirdiği kitaplar ve kasetler sayesinde Adiğece öğrenen gençler bile bu kervana katıldı.
Kafkasya ziyaretinden sonra, bu kez Anavatandan gelen tüm misafirlerin ağırlandığı yer oldu bereketli evleri. 1972’de Ürdün ve Suriye’ye gitti yaptığı araştırmaları ve yazıları ile Kafkasya kültürel dergisi’nde sözlü olarak katıldığı toplantılar aracılığı ile diasporaya ulaştırdı.
İzzet Aydemir, Suriye'de
İzzet Aydemir, Kafkasya'dan gelen misafirlerle beraber Ankara'da
İzzet Aydemir ve eşi Sümer hanım, Enem'de yaşayan
Цушъхьэ'lar ile beraber
Düzce yılları
1977’de yürüttüğü dernekçilik faaliyetleri ve Kafkasya ile kurduğu ilişkiler nedeniyle hükümet tarafından mimlenmiş ve çalışma hayatı boyunca hiç terfi verilmemiş bir şekilde emekli oldu. Düzce’ye, eşinin köyü Казукъо Хэбьлэ ц|ык|у (Arapçiftliği) 'a yerleşti ve burada çalışmalarına devam etti.
1864’ü anlattığı çalışması “GÖÇ” 1988 yılında yayınlandı. 1991’de yayınladığı ikinci kitabı “Muhaceretteki Çerkes Aydınları” aslında bu kültürü yaşatanlar anısında bir çalışmasıydı.
1991’de Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından eşiyle beraber Nalchik’te bir ev satın alarak oraya yerleşti. İlk ev sahipleri Блэныхь Fehmi ve Аталык Galina olmuştu. Anavatanda yaşayan soydaşlarımız ile diasporada yaşayanlar arasındaki ilişkilerin daha sıcak devam etmesi için yaz aylarında Türkiye’ye gelerek, çevresini bilgilendirmiş ve ömrünün son anına kadar Çerkeslik uğruna nefes tüketmeye devam etmiştir.
O’nu 2005 aralıkta köyündeki evinde, çok sevdiği bir kovboy filmini izlerken geçirdiği kalp krizi sonucunda kaybettik.
49 yıllık eşi Sümer Hanımın tanımlamasıyla İzzet Aydemir; çok mücadeleci ve cesaretli bir insandı. Çerkeslik hususunda kimse yıldıramadı. Arkadaşlarını çok severdi, kimseyle küsmedi, kimseyle kötü olmadı. kendi yağıyla kavrulurdu.